top of page

Dünya Psikologlar Günü: Psikologlar Ne İçin Mücadele Ediyor?

  • Senem
  • 9 May
  • 3 dakikada okunur

Psikolog Kimdir?

 

Psikologlar insan davranışını anlama, sebeplerini tespit etme ve öngörmeye çalışırlar.  Psikolog unvanı, bir üniversitenin Psikoloji bölümünde dört yıl boyunca örgün eğitim alınması sonucu kazanılır. Lisans eğitiminden sonra Psikologlar, lisansüstü eğitimlerine devam ederlerse Uzman Psikolog unvanına sahip olurlar. Psikoloji biliminin birçok alt alanı olması nedeniyle psikologların lisansüstü eğitim sonrası unvanları uzmanlaştıkları alana göre, Uzman Klinik Psikolog, Uzman Sosyal Psikolog gibi değişikliklere uğrar.

 

Psikologlar, ruh sağlığı uzmanlığına ihtiyaç duyulan her alanda çalışabilirler. Psikolojik iyilik durumunun önemi her geçen gün daha da değer kazanırken psikologların çalışma alanları da genişlemeye devam ediyor. Bu sebeple psikologların toplumsal ruh sağlığındaki rolleri yadsınamaz. Ruh sağlığını güçlendirmeye yönelik eğitimler ve önleyici müdahaleler düzenlerlerken kriz anında aktif görev alırlar, psikolojik ilk yardım uygulamaları, travma sonrası stres bozukluğuyla mücadele gibi önemli müdahalelerde bulunurlar.

 

Psikologların çalışma ve katkılarını takdir etmek amacıyla 10 Mayıs, her yıl Dünya Psikologlar Günü olarak kutlanıyor. Bu önemli günde psikologların ise kendi gelecekleri için bazı dilekleri bulunmakta. Meslek yasasının eksikliği, sayıca fazla olmanın getirdiği istihdam sorunu, yeni çıkan yönetmelik ile yaşanan olumsuz değişiklikler gibi problemler yaşayan psikologların sorunlarını yakından inceleyelim.

 

Pexels
Pexels

Sistemsel Sorunlar

 

Ülkemizde ilk Psikoloji bölümü, İstanbul Üniversitesi tarafından 1915 yılında kurulmuştur. Günümüzde 143 üniversitede bulunan Psikoloji bölümü, her yıl binlerce mezun veriyor. Sayıları bu kadar fazla olan psikologların istihdamı oldukça zorken psikologların bir meslek yasalarının olmamasından ötürü başka bölümlerden mezun olup sertifika eğitimleri ile ‘yaşam koçu’ veya başka isimler altında ruh sağlığı alanında faaliyet yürüten kişilerin varlığı ile istihdam daha da zorlaşıyor. Psikologların yıllardır sahip olmak için mücadele ettikleri meslek yasası, “herhangi bir mesleğe mensup olan meslek elemanlarının ve bu meslek grubunun verdiği hizmetten yararlanan kişilerin haklarının korunmasını, denetlenmesini ve ihlal edildiği takdirde yaptırım uygulanmasını” sağlar. Bu yasanın eksikliği ile ortaya çıkan denetimsizlik, yeterli yetkinliği bulunmayan kişilerin alanda hizmet verebilmelerine, sonucunda da bireylerin ihtiyaçları olan psikolojik desteğe ulaşamamalarına yol açıyor. Bu durumun destek almak isteyen kişilerde yarattığı olumsuzluğa ek olarak toplumdaki ‘psikolog’ algısı olumsuz anlamda değişikliğe uğraması ile psikolojik desteğe ihtiyacı olan diğer bireylerin psikologları faydasız olarak nitelendirip profesyonel destek almaktan uzaklaştıkları söylenebilir.

 

Denetlenmeme probleminin yarattığı bir diğer sorun sertifika programlarında ortaya çıkmaktadır. Psikologların psikoterapi verebilmek için sahip olmaları gereken bu sertifikalar ücretlidir ve denetimsizlik nedeniyle kâr amacı güdenlerin içine girdiği bir sektördür. Seçilen terapi ekolünde eğitim verebilmek için çeşitli yetkinlik ve yeterliliğe sahip olmak gerekir ve kâr amacı güden kuruluşlar buna dikkat etmemektedir. Bu tür eğitimleri alan psikologlar ise terapi verebilmek için gerekli bilgi ve becerileri edinememiş olurlar. Bütün bu yer verilen sorunlara ek olarak yer verilmeyen birçok sorundan ötürü psikologlar bir meslek yasasına sahip olmalıdır.

 

Geçtiğimiz aylarda, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen “Sağlık Meslekleri Serbest Çalışma İcrası Yönetmeliği”, Uzman Klinik Psikolog unvanı olmadan serbest çalışma icrası yapılamayacağını belirterek, dört yıllık örgün eğitim sonucunda elde edilen Psikoloji lisans diplomasına ek olarak eğitimler ile yetkinlik ve yeterliliğe ulaşmış psikologlara “serbest meslek icra yetkisinin yasal olarak mümkün olmadığı” belirtilmiştir. Bu açıklama hem dört yıllık eğitim sonucu ‘psikolog’ unvanı almaya hak kazanan psikologların lisans eğitimi yeterli görmemekte, hem de her yıl mezun edilen psikolog sayısı ile Klinik Psikoloji Yüksek Lisans eğitimine kabul edilen öğrenci sayıları karşılaştırıldığında lisans mezunlarını zor durumda bırakmaktadır. Ayrıca lisans mezunu psikologların KPSS ile devlet hastanelerine atanabilmeleri, Sağlık Bakanlığı’nın yönetmeliğindeki çelişkiyi gözler önüne sermektedir.


Mezun sayısının fazlalığı probleminin üstüne eklenmiş olan ve psikologların mesleki uygulama alanlarını büyük ölçüde kısıtlayan bu yönetmelik yerine lisans kontenjanlarının azaltılması ve yüksek lisans kontenjanlarının arttırılması önemli bir adım olabilir. Psikologların terapi verme yetkilerini ellerinden almak yerine psikoterapi veren psikologlara olan denetimin sıkılaştırılması alanda hizmet veren psikologların yetkinlik ve yeterliliklerinin ideal seviyeye ulaşmasını sağlayabilir. Lisans eğitiminin niteliğinin geliştirilmesi de büyük fayda sağlayabilir.


Unsplash
Unsplash

Kendi Ruh Sağlıklarını Koruma Mücadeleleri

 

Meslek yasasının eksikliği ve ek olarak yayınlanan yönetmelik, yeni mezun psikologlar başta olmak üzere bütün psikologların üzerinde ‘yanlış yapma korkusu’ yaratıyor. Eğitim hayatlarında öğretilen etik kurallar çerçevesinde hareket etmeye özen gösterirlerken süreklilik halinde değişen kurallar bu durumu zorlaştırıyor. Psikoloji alanı ekonomik olarak da büyük yatırım istediği için psikologlar bu değişikliklere ayak uydurmaya çalışırken maddi olarak yanlış bir adım atmaktan korkuyorlar. Ayrıca her yıl verilen mezun sayısının fazlalığının oluşturduğu istihdam sorunu, iş arama sürecinin zorlaşmasını sağlıyor, uzun süre iş bulamayan bazı psikologlar istemeyerek başka sektörlere yönelebiliyorlar. İçinden geçtikleri bu süreç; bıkkınlık, umutsuzluk, yorgunluk gibi duygulara sebep olabilirken depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşanmasına da yol açabilir.

 

Bu noktada psikologların meslektaşları ile paylaşım ve dayanışma içinde olmaları, olumlu duyguların yaşanmasına sebep olabilir. Psikologların bir araya gelebileceği ve dayanışma içinde olabileceği kurum sayısının çok az olduğunu, bu konuda adımlar atılması gerektiğini dipnot olarak belirtmek isterim. Ayrıca psikologların kendi terapi süreçlerinden geçmeleri de yaşadıkları olumsuz duyguları düzenleme konusunda kritik olabilir. Sivil toplum kuruluşlarında aktif gönüllülük yapmak da olumlu duygular hissetmelerine yardımcı olabilir. Bu tür aktiviteler mesleki yalnızlığı ve onun getirdiği olumsuz duyguları aşma konusunda büyük katkı sağlayabilir.

 

Tüm psikologların Dünya Psikologlar Günü’nü kutlarız. Bu önemli gün vasıtasıyla sorunlarımızın görülmesi ve gelecek günlerde çözümü için gerekli adımların atılmasını temenni ediyoruz. Psikologların kaygıları giderilmiş bir biçimde mesleklerini icra edebildiklerini görmek dileğiyle.

 
 
bottom of page